Alternatif Havalimanı Güvenlik Modeli

1982 yılında ASALA terör örgütü tarafından Esenboğa Havalimanı’na gerçekleştirilen silahlı saldırı Türkiye’de havalimanı güvenliği açısından bir dönüm noktası oldu. 9 kişinin hayatını kaybettiği ve 72 kişinin yaralandığı saldırının tekrarlanmaması amacıyla ülke genelinde havalimanı terminal binası girişlerine ilave güvenlik kontrol noktaları kondu. Aradan geçen 34 yılda bu önlemin işe yaradığı ve teröristleri havalimanlarından uzak tuttuğu düşünüldü. Şubat ayında Brüksel Havalimanı’na yapılan saldırıdan sonra aralarında İngiltere, Fransa ve Belçika’nın da bulunduğu birçok Avrupa ülkesi Türkiye’deki ilave güvenlik taramasının Avrupa’da da uygulanıp uygulanamayacağını tartışmaya başladı. Ancak hiçbir Avrupa ülkesi Türkiye’nin havalimanı güvenlik modelini benimsemedi. Bildiğiniz üzere Avrupa’da havalimanları girişinde bir güvenlik kontrol noktası yok. Örneğin İngiltere’de yolcular pasaport kontrolünden hemen sonra tek bir noktadan güvenlik taramasından geçerken Hollanda’da ise sadece kapı bölgelerinde kurulmuş olan güvenlik kontrol noktalarından geçiyor. Yıllardır Türkiye’de uygulanmasına karşın sadece Avrupa ülkeleri değil Amerika, Kanada ve İsrail de ilave güvenlik kontrol noktası uygulamasını tercih etmedi. Brüksel ve Moskova Havalimanı saldırıları dahi devletleri bu fikrinden vazgeçirmiş gibi gözükmüyor. Bu yazının amacı; güncellenen tehditler ışığında Türkiye’deki havalimanı güvenliğine farklı bir bakış açısı getirmek ve dünyanın çeşitli havalimanlarında uygulanmakta olan güvenlik önlemleri dikkate alınarak alternatif bir model önermektir.

Esenboğa Havalimanı saldırısı bir dönüm noktası oldu.
            Bir gazetenin saldırının ertesi günü attığı manşet

Mevcut Uygulamaya Bir Bakış

Terminal girişinde ilave güvenlik kontrol noktası oluşturmanın iki temel amacı vardır. Birincisi terminal binası içerisine silah ve patlayıcı düzenek sokulmasını tarama cihazları kullanarak engellemek, ikincisi ise teröristleri havalimanına saldırı yapmaktan caydırmaktır. Ancak 28/6 Atatürk Havalimanı saldırısı mevcut modelin her iki işlevini de yerine getirmek için yetersiz olduğunu göstermiştir. İlave güvenlik kontrol noktaları teröristleri caydırmadığı gibi terminal binası içerisine silah ve patlayıcılarla girişlerini de engelleyememiştir.

Terminal girişlerindeki güvenlik kontrol noktaları ana işlevlerini yerine getiremediği gibi çeşitli güvenlik zafiyetleri de oluşturmaktadır. Bunların başında güvenlik kontrol noktalarının yolcu ve ziyaretçi trafiğinde darboğazlar oluşturması gelmektedir. Yüksek sezonda –ki Atatürk Havalimanı’nda bu süre yılın 9 ayı olmuş durumda- farklı milletlerden yüzlerce yolcu dış hatlar gidiş terminalindeki kapılarda sıra beklemektedir. Çok uluslu yolcu profilini dar ve kapalı alanda kalabalık bir halde bulundurmak önemli bir güvenlik zafiyetidir.

Bununla birlikte bahsi geçen güvenlik kontrol noktaları, havalimanına yönelik silahlı ve bombalı saldırı tehdidinin sadece terminal dışından geleceği öngörüsüne dayanarak kurgulandığı için terminal içerisinden gelecek tehditlere karşı yetersiz kalmaktadır. Gelen yolcuların arasına karışmış teröristlerin gerçekleştirebileceği silahlı ve bombalı saldırıları önlemede tamamen işlevsiz durumdadırlar. Bu yöntem, Japon Kızıl Ordusu tarafından 1972 yılında İsrail’de Lod Havalimanı’na yapılan saldırıda kullanıldı. Gelen uçaktan inen Japon teröristler uçağa verdikleri bagajlarını aldıktan sonra silahlarını çıkartarak rastgele ateş açmaya başladılar. Bu saldırıda 26 kişi hayatını kaybetti.

                             Lod Havalimanı Saldırısı-1972

Bu saldırı yöntemi dünyadaki tüm havalimanlarında uygulanabilir olmakla birlikte Atatürk Havalimanı özelinde hala önemli bir güvenlik açığıdır. İstanbul’dan direkt uçuş yapılan noktaların son 10 yılda artması ve özellikle güvenlik riskinin yüksek olduğu ülkelere uçuşların başlaması bu riski daha da arttırmıştır. Afganistan, Irak, Somali ve Sudan gibi dünyanın güvenlik açısından yüksek riskli sayılan ülkelerinden İstanbul’a direkt uçuşların olması ve bu ülkelerden gelen yolcuların ilave bir taramadan geçmeden terminal binası içinde bagajlarıyla buluşması terminal girişindeki güvenlik kontrol noktalarının devre dışı kaldığı anlamına gelmektedir. Bu senaryoda, ülkemize direkt uçuş yapan tüm havalimanları Türkiye’deki havalimanı güvenlik zincirinin bir parçası olmaktadır. Bir diğer deyişle Atatürk Havalimanı’nın güvenliği Kabil, Cuba veya Mogadişu havalimanlarının güvenliğiyle direkt olarak ilişkili hale gelmektedir.

İşlevsizliğine ve doğurduğu güvenlik zafiyetine ek olarak ilave güvenlik kontrol noktaları ciddi maliyet doğurmakta ve uzun kuyruklardan kaynaklanan yolcu memnuniyetsizliğine sebep olmaktadır. Atatürk Havalimanı’nda metro girişlerini de dahil ettiğinizde yolcuların terminal binalarına giriş yapabileceği toplam 9 kapı vardır ve bu kapıların çoğunda birden fazla x-ray cihazı bulunmaktadır. Her x-ray cihazında bulundurulması zorunlu asgari güvenlik memuru sayısı 4’tür. İlave olarak her çıkış kapısında çıkış yapılan noktadan giriş yapılmasını engellemek için bir güvenlik memuru bulundurması zorunludur. Aynı zamanda her güvenlik kontrol noktasında özel güvenliğe ek olarak en az bir polis memuru  bulundurmak zorunludur. Havalimanlarının yılın 365 günü açık olduğu, büyük şehirlerdeki havalimanlarındaki güvenlik kontrol noktalarının çoğunluğunun günün 18 saati aktif olduğu ve yolcu sayılarının her geçen gün arttığı göz önüne alındığında ciddi bir kaynak ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

Güvenlik Kontrol Noktası-Utah Havalimanı

İlave güvenlik kontrol noktalarıyla ilgili bahsedebileceğimiz bir diğer dezavantaj ise bu sistemin tamamen operatör performansına bağımlı olmasıdır. Terminal girişlerindeki mevcut tarama sistemlerinin başarısı ile operatörün tespit becerisi direkt olarak birbirine bağlıdır. Uçağa yüklenen bagajların taramasından farklı olarak tehdit unsuru bilgisayar tarafından değil direkt olarak operatör tarafından tespit edilir. Bu da güvenlik kontrol noktasının tüm başarısının bir operatörün tecrübesine, almış olduğu mesleki eğitimin kalitesine ve görev aldığı günkü dikkat seviyesine bağlı olması anlamına gelir. Benzer bir durum üst arama gerçekleştiren güvenlik personeli için de geçerlidir. Genelleme yapmak mümkün olmasa da tarayıcı personelin tespit başarısıyla ilgili Amerika’dan bir örnek verebiliriz. 2015 yılında ABD Ulaştırma Güvenlik Dairesi (TSA) tarafından Amerika’nın farklı eyaletlerindeki havalimanlarında yapılan testlerde güvenlik kontrol noktası güvenlik memurlarının tespit oranı sadece %4 olmuştur. (70 testten 67’sinde TSA yetkilileri yasaklı maddeyi tespit edilmeden güvenlik kontrol noktasından geçirdiler)

Alternatif Havalimanı Güvenlik Modeli

Güvenlik, özünde maddi kaynakların verimli şekilde kullanılarak riskin optimum şekilde yönetilmesi olduğuna göre terminal girişindeki taramaların kaldırılması durumunda önemli bir kaynak tasarrufu elde edilecek ve uzun kuyruklardan kaynaklanan güvenlik zafiyeti ortadan kaldırılmış olacaktır. Güvenlik personelinin kontrol noktasında konuşlandığı ve istisnasız tüm yolcuları taramasının zorunlu olduğu pasif güvenlik anlayışını terk etmenin ve tehdit odaklı, sürekli hareket halinde daha aktif bir güvenlik stratejisini benimsemenin zamanı gelmiş gibi görünüyor. Yazarın teklif ettiği alternatif havalimanı güvenliği modeli pasif güvenlik anlayışı yerine aktif ve daha agresif güvenlik anlayışı üzerine inşa edilmiştir ve toplamda 5 temel unsurdan oluşmaktadır. Bunlar; profiling, mobil müdahale timleri, seçici arama uygulaması, özel eğitimli köpeklerin kullanımı ve doğru teknoloji tercihidir. Şimdi bu unsurlara daha yakından bakalım.

Alternatif Havalimanı Güvenlik Modeli-5 Ana Unsur

              Alternatif Havalimanı Güvenliği Modeli’nin 5 Ana Unsuru

Profiling

Yabancı kökenli bir kelime olan profiling; davranışları, nesneleri ve durumları teröristlerin geçmişte kullandığı operasyonel metodlar ışığında  değerlendirmek ve bunun sonucunda tehdidin tespit edilmesi olarak tanımlanabilir. Başta mobil timler, CCTV operatörleri ve  seçici arama noktasında görevli personel olmak üzere tüm havalimanı çalışanlarının profiling eğitimi alması sağlanmalıdır. İlginçtir ki profiling yöntemi 28/6 saldırısında etkinliğini kanıtlamış ve ilk patlamayı gerçekleştiren teröristin tespit edilmesini sağlamıştır. Görevli polislerin cep telefonlarındaki yazışmalarından anladığımız kadarıyla CCTV operatörü olarak görev yapan polisler teröristin Haziran ayında montla gezmesinden ve havalimanına gelen yolcu profilinden farklı davranışlar sergilemesinden şüphelenmişler ve bunu sahadaki polis memuruna bildirmişlerdir. Bu açıdan baktığımızda profiling yöntemi, personelin bu konuda özel eğitim almamış olmasına karşın teröristin tespitinde başarılı olmuş bir yöntemdir. Ancak şüpheliye müdahale kısmında başarısız olunduğunu not düşmemiz gerekiyor.

Profiling, sadece güvenlik sektöründe kullanılan bir yöntem olmayıp farklı sektörlerde bilinçli veya bilinçsiz olarak kullanılmaktadır. Havalimanlarında gerçekleşen gümrük aramalarını profiling yönteminin kullanım alanlarına örnek olarak verebiliriz. Gümrük memurları gerçekleştirdiği aramalarda çok sayıda kaçak mal tespit etmektedir. Ancak havalimanlarından ülkeye giriş yapan yolcu sayısına kıyasla çok az sayıda yolcu ve bagaj gümrük memurları tarafından aranmaktadır. Herkesi aramak mümkün olmadığından gümrük memurları tecrübelerine güvenerek yolcuları seçmekte ve bir çok kez de başarılı tespitler yapmaktadırlar. Profiling yönteminin farklı bir versiyonu da Free Shop’larda hırsızların tespiti amacıyla kullanılmakta ve CCTV operatörleri tespit ettikleri şüpheli davranışları sahadaki sivil personele raporlamaktadır.

Alternatif Havalimanı Güvenlik Modeli’nin omurgasını oluşturacak profiling yöntemi havalimanı güvenliğine özel olarak tasarlanmış bir eğitim programı kapsamında tüm görevli personele verilmeli, minimum yılda bir kez tazeleme eğitimleriyle bilgiler güncellenmeli ve bağımsız denetimlerle operasyonel etkinliği sürekli olarak gözlemlenmelidir.

Polislerin kendi aralarındaki whatapp yazışmaları
Polislerin kendi aralarındaki Whatsapp yazışmaları

Mobil Müdahale Timleri

Havalimanı terminal binalarının içinde ve önlerinde 2’li timler halinde çelik yelekli ve silahlı özel eğitimli polisler görev almalıdır. Bu timleri sürekli hareket halinde olacak ve profiling yöntemini kullanarak etrafı gözlemleyecektir. Mobil timler CCTV operatörleri tarafından sürekli olarak beslenecektir. Silahlı müdahale konusunda özel eğitim almış olan bu ekipler şüpheli durumlarda kimlik sorma, sorgulama ve gereken durumlarda kişileri arama noktalarına yönlendirme görevlerini yerine getireceklerdir. 28/6 saldırısında CCTV operatörü tarafından tespit edilen teröriste bahsi geçen timler müdahale etseydi terörist etkisiz hale getirilebilir veya zayiatın daha az olması sağlanabilirdi. Hatırlayacağınız üzere otopark bölgesinde asansör önünde sivil polis teröristi durdurmuş ve terörist tabancasıyla polis memurunu yaralamış ve sonrasında servis bekleme noktasına giderek kendisini havaya uçurmuştu.

28/6 saldırısı sonrası Los Angeles Havalimanı’nda alınan ilave önlemler

Seçici ve Tesadüfi Aramalar

Mobil timlerle aynı şekilde eğitim almış olan silahlı ve özel eğitimli polisler profiling yöntemini kullanarak terminal binasına giriş yapan yolculardan, ziyaretçilerden ve personelden şüphelendiklerini seçici arama kapsamında arama noktalarına yönlendirmelidirler. Tesadüfi aramalarda ise herhangi bir kritere bağlı kalmadan aramalar gerçekleştirilmelidir. Seçici ve tesadüfi aramalardan oluşacak melez bir arama sistematiği terörist açısından öngörülemez olduğundan caydırıcılığı yüksek olan bir güvenlik yöntemidir. Tehdit seviyesine göre aramaların sayısı ve detay seviyesi arttırılabilir veya düşürülebilir. Bu uygulama birazdan daha detaylı bahsedeceğimiz özel eğitimli köpeklerle de desteklenmelidir. Terminal girişlerinde yer alacak timler Ben Gurion Havalimanında olduğu gibi içeri giriş yapan herkesin göreceği şekilde konumlanmalı ve yolcu akışını gözlemlemelidirler.

Benzer bir yaklaşım havalimanı metro girişlerinde zaman zaman polisler tarafından uygulanmakta ve şüphelenilen kişilere kimlik kontrolü yapılmaktadır. Trafik polisleri de çevirmelerde seçici ve tesadüfi arama yöntemini bir arada kullanmaktadırlar.

Özel Eğitimli Köpekler

Özel eğitimli köpekler mobil timler tarafından terminal binası içinde ve seçici/tesadüfi arama noktalarında destek birimi olarak kullanılmalıdırlar. Köpekler sadece patlayıcı tespit etmek üzere eğitilebileceği gibi çift amaçlı(hem dedektör hem de devriye) olarak da eğitilebilirler. Alternatif Havalimanı Güvenliği Modeli’nde iki amaçlı (dedektör ve devriye) eğitim almış köpeklerin kullanımı mobil müdahale ekiplerine önemli avantajlar sağlayacaktır. Dedektör ve devriye eğitimi almış köpeklerin işlevlerine kısaca göz atalım.

    1. Devriye Köpekleri:

Devriye köpeği olarak adlandırılan köpekler silahlı saldırıya maruz kalındığında müdahale ekipleri için paha biçilmez faydalar sağlamaktadırlar. Bu köpekler, tehdidi algıladıklarında ve idarecileri tarafından serbest bırakıldıklarında hiç bir engel tanımadan direkt olarak saldırganın üzerine atılırlar. Bu köpeklerin kullanımında esas amaç köpeğin saldırganı etkisiz hale getirmesi değil müdahale ekiplerine zaman kazandırmasıdır. Özellikle kapalı alanlarda ve siper almadan sağa sola koşturarak ateş eden teröristlerin etkisiz hale getirilmesinde bu köpekler kullanılarak çok etkili sonuçlar alınabilir. 28/6 saldırısında dış hatlar gidiş terminalinde sağa sola bilinçsizce koşturan ve daha sonra silahı tutukluk yapınca yere fırlatan teröristi düşündüğünüzde bu köpeklerin mobil müdahale timleriyle birlikte kullanılması halinde ne kadar fayda sağlayacağını öngörebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=zPi08HXI8ds

01:00-01:2o arası teröristin etrafta dolaşmasını ve silahı tutukluk yapınca yere fırlatmasını görebilirsiniz.

2. Patlayıcı Dedektör Köpekleri: Bu köpekler seçici/tesadüfi arama noktalarında, devriyelerde ve şüpheli nesnelerin taranmasında aktif olarak kullanılabilirler. Mobil Müdahale Timlerine eşlik edecek dedektör köpekler devriyeler esnasında belirli aralıklarla yolcu bagajlarını koklayabilirler. Dedektör köpekler barut kokusunu da tespit edeceğinden sadece patlayıcıların tespitinde değil ateşli silahların tespitinde de mobil timlere fayda sağlayacaklardır.

 

Doğru Teknoloji Tercihi

Alternatif Havalimanı Güvenliği Modelinin son ve tamamlayıcı unsuru amacına hizmet eden ve verimli teknoloji kullanımıdır. Modelin omurgasını oluşturan profiling yöntemi mutlaka etkili teknolojilerle desteklenmelidir. Bu noktada en çok öne çıkan teknoloji CCTV’dir. Yeterli sayıda ve yüksek çözünürlüklü kameraların kullanımı tek başına yeterli olmayıp mutlaka amaca uygun yazılımla desteklenmeli ve operatöre bağımlılık en aza indirgenmelidir. Çok hızlı yenilenen CCTV teknolojileri, günümüzde şüpheli davranış analizi yapabilen, sahipsiz bagajları tespit edebilen ve insan yüzünü tanıyabilen yazılımlarla  birlikte sunuluyor.

CCTV’lere ilave olarak seçici/tesadüfi arama noktalarında Patlayıcı İz Tespit cihazları kullanılmalı ve profiling sistemiyle şüphelenilen kişi veya nesnenin hiç bir patlayıcıyla temas etmediğinden emin olunmalıdır.

Benzer bir CCTV izleme merkezinde operatörlerden başarılı tespit yapmalarını beklemek gerçekçi olmaz.

Son Söz

Uçak güvenliği için yapılan teknoloji yatırımları, havalimanı güvenliği için yapılan teknoloji yatırımıyla karşılaştırıldığında uçak güvenliği lehine çok büyük farklar olduğu görülecektir. Terminal girişindeki ilave kontrol noktalarında hala konvansiyonel x-ray cihazları kullanılırken uçak güvenliği için tomografi teknolojisinden faydalanan yüksek maliyetli Patlayıcı Tespit Sistemleri kullanılmaktadır. Kaynak paylaşımı tartışmasız uçak güvenliğini önceliğe alacak şekilde yapılandırılmıştır. Bunun sonucunda 2000’li yılların başından itibaren 2000 öncesine kıyasla uçaklara yönelik sabotaj ve uçak kaçırma eylemlerinde önemli düşüşler görülmüştür. Bu durum teröristlerin 1980’lerdeki bir seri havalimanı saldırısından sonra neden 2010’larda yeniden havalimanlarını kendilerine hedef seçmeye başladıklarını açıklayabilir. Basının gösterdiği ilgi ve toplum üzerinde yarattığı korkuya bakıldığında havalimanına yapılan bir saldırının da bir uçağa yapılan saldırı kadar etki yarattığı görülmüştür. Kısacası teröristler, uçak gibi çok sıkı korunan hedefler yerine daha kolay sonuç alabileceği havalimanı gibi yumuşak hedefleri tercih etmeye başlamıştır. Bu sebeple 28/6 saldırısını münferit bir olay gibi görülmemeli ve ileride benzer saldırıların yeniden gerçekleşebileceği düşünülerek planlama yapılmalıdır.

Onur Zeyrek

Makalenin orijinali için tıklayınız. http://www.havacilikguvenligi.com/alternatif-havalimani-guvenlik-modeli/