Organizasyon Güvenliğinde Köpek Kullanımı

Her güvenlik operasyonu özünde, tanımlanmış güvenlik risklerinden ve bu riskleri azaltmak için alınan güvenlik önlemlerinden oluşur. Organizasyon güvenliği veya diğer ismiyle etkinlik güvenliği de istisna değildir. İdeal bir güvenlik yöneticisi riskleri doğru şekilde tanımlar ve güvenlik önlemleri envanterinden fiyat-fayda analizi ışığında seçim yaparak optimum önlemleri belirler. Güvenlik sağlanan alan havalimanı gibi standartların uluslararası ve ulusal kurumlar tarafından belirlendiği bir yer ise güvenlik yöneticisinin işi görece kolaydır. Riskler de alınması gereken önlemler de büyük ölçüde önceden belirlenmiştir. Ancak organizasyon güvenliğinde durum farklıdır. Risklerin azaltılması için alınacak güvenlik önlemleri müşterinin özel bir talebi olmadıkça güvenlik yöneticisi tarafından belirlenir. Organizasyon güvenliğinin diğer güvenlik operasyonlarından farkı da tam bu noktada başlar. Organizasyon güvenliğinden sorumlu yöneticiler her organizasyon için risk analizlerini güncellemeli, bu doğrultuda güvenlik ihtiyaçlarını belirlemeli, personelini ve ekipmanlarını doğru şekilde paylaştırabilmelidir. Organizasyon güvenliği hizmet sağlayıcıları, işin doğası gereği talep edilmesi ve gerekli görülmesi halinde ilave güvenlik uygulamaları sağlayabilecek esneklikte olmalıdır. Bu öyle bir yapıdır ki, bir üniversitenin mezuniyet törenine de yabancı diplomatların katılacağı bir seminere de güvenlik hizmeti sağlayabilmelidir. Her organizasyonun kendi dinamikleri, güvenlik ihtiyaçları ve katılımcı profili vardır. Özel eğitimli köpekler özellikle de Patlayıcı Dedektör Köpekleri(PDK) bahsettiğimiz değişken ve dinamik güvenlik iklimine ayak uydurmada operasyonel açıdan önemli avantajlar sağlar ve güvenlik yöneticisi için vazgeçilmez bir çözüm aracı olarak ön plana çıkarlar. Bu yazıda Patlayıcı Dedektör Köpeklerinin organizasyon güvenliğinde kullanım alanlarını ve köpek kullanımının operasyonel açıdan avantajlarını okuyacaksınız.

14026520_509731695886919_1837339591_n

Operasyonel Açıdan Patlayıcı Dedektör Köpekleri

              Organizasyon güvenliği münferit bir operasyon olduğundan güvenlik ekibi organizasyon alanını teslim aldığında ilk yapılması gereken güvenlik hizmeti verilecek alanı yasaklı ve şüpheli nesnelerden tamamen arındırmaktır. Taranması gereken bölge sayısı fazla olduğu gibi taranacak alan yüzeyi de oldukça büyüktür. Bir stadyum konserini örnek alacak olursak aranması gereken alanları şöyle sıralayabiliriz; tribünler, tuvaletler, localar, koridorlar, merdivenler, soyunma odaları ve diğer tüm odalar. Bu ölçekte bir alanda patlayıcı düzenek ve/veya silah olmadığından emin olmak için alabileceğiniz tek önlem bölgeyi aramaktır. Bunun için de 3 farklı yöntem tercih edilebilir. Bunlar;

  1. Gözle arama (görsel tarama),
  2. Fiziki arama ve
  3. PDK ile taramadır.

Gözle arama, hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir ancak gizlenmiş bir nesnenin bulunması için yeterli olmayacaktır. Örneğin organizasyon alanına getirilen ekipmanların içerisine gizlenmiş bir patlayıcı düzeneğini bu şekilde tespit edemezsiniz. Gözle aramada daha çok sahipsiz nesneler tespit edilebilir. Fiziki arama ise gözle aramaya göre daha etkilidir ancak hem çok uzun zaman alması hem de çok büyük insan kaynağı gerektirmesinden dolayı efektif değildir. Organizasyon güvenliğinde çoğu kez güvenlik ekipleri zaman baskısı altında çalışacaklardır. Her dolabın veya kutunun açılması mümkün olmayacaktır.  Öte yandan patlayıcı dedektör köpekleri bütün dolapları ve kutuları açmadan hem çok daha kısa sürede hem de daha etkili arama yapabilirler. Bu açıdan bakıldığında organizasyon alanının yasaklı ve tehlikeli maddelerden arındırılmasında köpek kullanımı hem zamandan tasarruf sağlayacak hem de yasaklı madde tespitinde gözle ve fiziksel aramaya kıyasla daha etkili olacaktır. Bu iki çok önemli avantajının yanı sıra köpekler, tespit becerilerine ek olarak çözüm aracı olarak da kullanılabilmektedir. Gözle ve fiziksel aramada tespit ettiğiniz bir nesneye müdahale edemezsiniz. Hatta fiziksel aramada istemeden de olsa patlayıcı düzeneği harekete geçirme riskiniz vardır.  Dolayısıyla gözle ve fiziksel arama sadece eğreti duran bir nesnenin tespiti için etkili çözümdür. Oysa Patlayıcı Dedektör Köpekleri, eğreti duran nesnenin tehdit olup olmadığını da tespit edeceğinden güvenlik ekibinin böyle bir nesneyle karşılaştığında hangi hareket tarzını benimsemesi gerektiğini de belirlemiş olur.

14033631_1750191858556142_1077172210_n

Patlayıcı Dedektör Köpeklerinin getireceği bir diğer önemli avantaj ise şüpheli veya sahipsiz nesnelerin tehdit oluşturup oluşturmadığını tespit edebilmesidir. Bir organizatör için en kötü senaryo içinde patlayıcı olup olmadığı bilinmeyen bir paket yüzünden insanları tahliye etmek zorunda kalmaktır. Köpekler bu durumda çok kısa sürede paketin olduğu yere intikal edebilirler ve 5-10 saniyede paketin taramasını gerçekleştirebilirler. Şüpheli paketlerin tehdit olup olmadığının anlaşılmasının alternatif yoluysa bomba uzmanının paketi fünyeyle kontrollü şekilde patlatması veya paketten patlayıcı iz detektörleriyle örnek alınmasıdır. Her iki seçenek de köpekler kadar çabuk sonuç vermeyecektir. Özellikle fünyeyle kontrollü patlatma organizasyonun genel akışını sekteye uğratacağı gibi katılımcılarda korku da yaratacaktır. Benzer bir durum organizasyon yakınlarına bırakılan araçlar için de geçerlidir. Şüpheli olduğu düşünülen bir aracı en kısa sürede ve en etkili şekilde tarayabileceğiniz yöntem dedektör köpek kullanımıdır.

13561925_1086437511431702_1605338919_n

              Köpeklerin çok etkili şekilde kullanılabileceği bir diğer nokta ise araçların, organizasyon alanına sokulacak malzemelerin ve tedariklerin taranmasıdır. Korunan alanın otoparkına giren araçlar ve malzeme kamyonları patlayıcı dedektör köpekleriyle hızlı ve etkili şekilde taranabilirler. Güvenlik sektörünün, basın ve halk tarafından haklı olarak eleştirildiği ayna ile araç altı arama ve bagaj kontrolü uygulamasına alternatif olacak bu tarama yaklaşık olarak ayna ve bagaj kontrolüyle aynı sürede veya biraz daha uzun sürede tamamlanabilir. Ancak tartışmasız şekilde amacına hizmet eden ve daha etkili bir tarama olacaktır. Araçları patlayıcı düzenek riskine karşı kısa sürede bu kadar etkili şekilde aramanın başka bir yolu yoktur.

Patlayıcı Dedektör Köpekleri bomba ihbarlarına verilecek tepkide de önemli avantajlar sağlarlar. Örneğin organizasyona telefonla gelen bir bomba ihbarına karşı harekete geçmekte en hızlı ve en doğru sonuç alabileceğiniz yöntem Patlayıcı Dedektör Köpekleri olacaktır. Bu köpekler çok kısa sürede mobilize olabildiğinden bomba olduğu ihbar edilen bölgeyi tarayabilir ve kısa sürede tehdit unsuru olup olmadığını tespit edebilir.

            Yukarıda bahsi geçen argümanlardan anlaşılacağı üzere Patlayıcı Dedektör Köpeklerinin organizasyon güvenliği operasyonları açısından ön plana çıkan 4 önemli avantajı vardır. Bunlar;

  1. Kayda değer zaman tasarrufu sağlaması
  2. Gözle ve fiziksel aramaya oranla patlayıcı tespitinde etkili olması
  3. Şüpheli nesne ve araçlara çözüm sağlaması
  4. Kısa sürede mobilize olabilmesi ve farklı noktalarda konuşlandırabilmesi

12783677_1269367519793642_601351245631188126_o

Bütün bu özellikleriyle Patlayıcı Dedektör Köpekleri organizasyon güvenliğinin kendine has koşullarından dolayı her güvenlik yöneticisinin kendi envanterinde bulundurmak isteyeceği bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Dünyada patlayıcı dedektör köpekleri uzun yıllardır kullanılmakta olup son zamanlarda kullanım alanları daha da artmıştır. Öyle ki bu köpekler artık kişi üzerine gizlenmiş patlayıcıları da tespit edebilecek şekilde eğitiliyorlar. Üstelik köpeklerin, üzerinde patlayıcı olan kişiyi tespit edebilmesi için kişinin sabit olması da gerekmiyor.

          Ülkemizde ise 2015 yılında yayınlanan Özel Güvenlik Hizmetlerinde Görev Hayvanı Kullanımı Genelgesi’yle köpeklerin kullanımıyla ilgili mevzuat boşluğu doldurulmuştur. Geçmişte kolluk kuvvetlerinin tekelinde olan dedektör köpek kullanımı bu sayede Özel Güvenlik şirketleri tarafından da yasal zeminde kullanılabilir hale gelmiştir. Türkiye’nin içinde bulunduğu güvenlik durumunu göz önüne aldığımızda önümüzdeki yıllarda Patlayıcı Dedektör Köpeklerini daha sık görmemiz kuvvetle muhtemel gözüküyor.

Yazan: Onur Zeyrek

Alternatif Havalimanı Güvenlik Modeli

1982 yılında ASALA terör örgütü tarafından Esenboğa Havalimanı’na gerçekleştirilen silahlı saldırı Türkiye’de havalimanı güvenliği açısından bir dönüm noktası oldu. 9 kişinin hayatını kaybettiği ve 72 kişinin yaralandığı saldırının tekrarlanmaması amacıyla ülke genelinde havalimanı terminal binası girişlerine ilave güvenlik kontrol noktaları kondu. Aradan geçen 34 yılda bu önlemin işe yaradığı ve teröristleri havalimanlarından uzak tuttuğu düşünüldü. Şubat ayında Brüksel Havalimanı’na yapılan saldırıdan sonra aralarında İngiltere, Fransa ve Belçika’nın da bulunduğu birçok Avrupa ülkesi Türkiye’deki ilave güvenlik taramasının Avrupa’da da uygulanıp uygulanamayacağını tartışmaya başladı. Ancak hiçbir Avrupa ülkesi Türkiye’nin havalimanı güvenlik modelini benimsemedi. Bildiğiniz üzere Avrupa’da havalimanları girişinde bir güvenlik kontrol noktası yok. Örneğin İngiltere’de yolcular pasaport kontrolünden hemen sonra tek bir noktadan güvenlik taramasından geçerken Hollanda’da ise sadece kapı bölgelerinde kurulmuş olan güvenlik kontrol noktalarından geçiyor. Yıllardır Türkiye’de uygulanmasına karşın sadece Avrupa ülkeleri değil Amerika, Kanada ve İsrail de ilave güvenlik kontrol noktası uygulamasını tercih etmedi. Brüksel ve Moskova Havalimanı saldırıları dahi devletleri bu fikrinden vazgeçirmiş gibi gözükmüyor. Bu yazının amacı; güncellenen tehditler ışığında Türkiye’deki havalimanı güvenliğine farklı bir bakış açısı getirmek ve dünyanın çeşitli havalimanlarında uygulanmakta olan güvenlik önlemleri dikkate alınarak alternatif bir model önermektir.

Esenboğa Havalimanı saldırısı bir dönüm noktası oldu.
            Bir gazetenin saldırının ertesi günü attığı manşet

Mevcut Uygulamaya Bir Bakış

Terminal girişinde ilave güvenlik kontrol noktası oluşturmanın iki temel amacı vardır. Birincisi terminal binası içerisine silah ve patlayıcı düzenek sokulmasını tarama cihazları kullanarak engellemek, ikincisi ise teröristleri havalimanına saldırı yapmaktan caydırmaktır. Ancak 28/6 Atatürk Havalimanı saldırısı mevcut modelin her iki işlevini de yerine getirmek için yetersiz olduğunu göstermiştir. İlave güvenlik kontrol noktaları teröristleri caydırmadığı gibi terminal binası içerisine silah ve patlayıcılarla girişlerini de engelleyememiştir.

Terminal girişlerindeki güvenlik kontrol noktaları ana işlevlerini yerine getiremediği gibi çeşitli güvenlik zafiyetleri de oluşturmaktadır. Bunların başında güvenlik kontrol noktalarının yolcu ve ziyaretçi trafiğinde darboğazlar oluşturması gelmektedir. Yüksek sezonda –ki Atatürk Havalimanı’nda bu süre yılın 9 ayı olmuş durumda- farklı milletlerden yüzlerce yolcu dış hatlar gidiş terminalindeki kapılarda sıra beklemektedir. Çok uluslu yolcu profilini dar ve kapalı alanda kalabalık bir halde bulundurmak önemli bir güvenlik zafiyetidir.

Bununla birlikte bahsi geçen güvenlik kontrol noktaları, havalimanına yönelik silahlı ve bombalı saldırı tehdidinin sadece terminal dışından geleceği öngörüsüne dayanarak kurgulandığı için terminal içerisinden gelecek tehditlere karşı yetersiz kalmaktadır. Gelen yolcuların arasına karışmış teröristlerin gerçekleştirebileceği silahlı ve bombalı saldırıları önlemede tamamen işlevsiz durumdadırlar. Bu yöntem, Japon Kızıl Ordusu tarafından 1972 yılında İsrail’de Lod Havalimanı’na yapılan saldırıda kullanıldı. Gelen uçaktan inen Japon teröristler uçağa verdikleri bagajlarını aldıktan sonra silahlarını çıkartarak rastgele ateş açmaya başladılar. Bu saldırıda 26 kişi hayatını kaybetti.

                             Lod Havalimanı Saldırısı-1972

Bu saldırı yöntemi dünyadaki tüm havalimanlarında uygulanabilir olmakla birlikte Atatürk Havalimanı özelinde hala önemli bir güvenlik açığıdır. İstanbul’dan direkt uçuş yapılan noktaların son 10 yılda artması ve özellikle güvenlik riskinin yüksek olduğu ülkelere uçuşların başlaması bu riski daha da arttırmıştır. Afganistan, Irak, Somali ve Sudan gibi dünyanın güvenlik açısından yüksek riskli sayılan ülkelerinden İstanbul’a direkt uçuşların olması ve bu ülkelerden gelen yolcuların ilave bir taramadan geçmeden terminal binası içinde bagajlarıyla buluşması terminal girişindeki güvenlik kontrol noktalarının devre dışı kaldığı anlamına gelmektedir. Bu senaryoda, ülkemize direkt uçuş yapan tüm havalimanları Türkiye’deki havalimanı güvenlik zincirinin bir parçası olmaktadır. Bir diğer deyişle Atatürk Havalimanı’nın güvenliği Kabil, Cuba veya Mogadişu havalimanlarının güvenliğiyle direkt olarak ilişkili hale gelmektedir.

İşlevsizliğine ve doğurduğu güvenlik zafiyetine ek olarak ilave güvenlik kontrol noktaları ciddi maliyet doğurmakta ve uzun kuyruklardan kaynaklanan yolcu memnuniyetsizliğine sebep olmaktadır. Atatürk Havalimanı’nda metro girişlerini de dahil ettiğinizde yolcuların terminal binalarına giriş yapabileceği toplam 9 kapı vardır ve bu kapıların çoğunda birden fazla x-ray cihazı bulunmaktadır. Her x-ray cihazında bulundurulması zorunlu asgari güvenlik memuru sayısı 4’tür. İlave olarak her çıkış kapısında çıkış yapılan noktadan giriş yapılmasını engellemek için bir güvenlik memuru bulundurması zorunludur. Aynı zamanda her güvenlik kontrol noktasında özel güvenliğe ek olarak en az bir polis memuru  bulundurmak zorunludur. Havalimanlarının yılın 365 günü açık olduğu, büyük şehirlerdeki havalimanlarındaki güvenlik kontrol noktalarının çoğunluğunun günün 18 saati aktif olduğu ve yolcu sayılarının her geçen gün arttığı göz önüne alındığında ciddi bir kaynak ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

Güvenlik Kontrol Noktası-Utah Havalimanı

İlave güvenlik kontrol noktalarıyla ilgili bahsedebileceğimiz bir diğer dezavantaj ise bu sistemin tamamen operatör performansına bağımlı olmasıdır. Terminal girişlerindeki mevcut tarama sistemlerinin başarısı ile operatörün tespit becerisi direkt olarak birbirine bağlıdır. Uçağa yüklenen bagajların taramasından farklı olarak tehdit unsuru bilgisayar tarafından değil direkt olarak operatör tarafından tespit edilir. Bu da güvenlik kontrol noktasının tüm başarısının bir operatörün tecrübesine, almış olduğu mesleki eğitimin kalitesine ve görev aldığı günkü dikkat seviyesine bağlı olması anlamına gelir. Benzer bir durum üst arama gerçekleştiren güvenlik personeli için de geçerlidir. Genelleme yapmak mümkün olmasa da tarayıcı personelin tespit başarısıyla ilgili Amerika’dan bir örnek verebiliriz. 2015 yılında ABD Ulaştırma Güvenlik Dairesi (TSA) tarafından Amerika’nın farklı eyaletlerindeki havalimanlarında yapılan testlerde güvenlik kontrol noktası güvenlik memurlarının tespit oranı sadece %4 olmuştur. (70 testten 67’sinde TSA yetkilileri yasaklı maddeyi tespit edilmeden güvenlik kontrol noktasından geçirdiler)

Alternatif Havalimanı Güvenlik Modeli

Güvenlik, özünde maddi kaynakların verimli şekilde kullanılarak riskin optimum şekilde yönetilmesi olduğuna göre terminal girişindeki taramaların kaldırılması durumunda önemli bir kaynak tasarrufu elde edilecek ve uzun kuyruklardan kaynaklanan güvenlik zafiyeti ortadan kaldırılmış olacaktır. Güvenlik personelinin kontrol noktasında konuşlandığı ve istisnasız tüm yolcuları taramasının zorunlu olduğu pasif güvenlik anlayışını terk etmenin ve tehdit odaklı, sürekli hareket halinde daha aktif bir güvenlik stratejisini benimsemenin zamanı gelmiş gibi görünüyor. Yazarın teklif ettiği alternatif havalimanı güvenliği modeli pasif güvenlik anlayışı yerine aktif ve daha agresif güvenlik anlayışı üzerine inşa edilmiştir ve toplamda 5 temel unsurdan oluşmaktadır. Bunlar; profiling, mobil müdahale timleri, seçici arama uygulaması, özel eğitimli köpeklerin kullanımı ve doğru teknoloji tercihidir. Şimdi bu unsurlara daha yakından bakalım.

Alternatif Havalimanı Güvenlik Modeli-5 Ana Unsur

              Alternatif Havalimanı Güvenliği Modeli’nin 5 Ana Unsuru

Profiling

Yabancı kökenli bir kelime olan profiling; davranışları, nesneleri ve durumları teröristlerin geçmişte kullandığı operasyonel metodlar ışığında  değerlendirmek ve bunun sonucunda tehdidin tespit edilmesi olarak tanımlanabilir. Başta mobil timler, CCTV operatörleri ve  seçici arama noktasında görevli personel olmak üzere tüm havalimanı çalışanlarının profiling eğitimi alması sağlanmalıdır. İlginçtir ki profiling yöntemi 28/6 saldırısında etkinliğini kanıtlamış ve ilk patlamayı gerçekleştiren teröristin tespit edilmesini sağlamıştır. Görevli polislerin cep telefonlarındaki yazışmalarından anladığımız kadarıyla CCTV operatörü olarak görev yapan polisler teröristin Haziran ayında montla gezmesinden ve havalimanına gelen yolcu profilinden farklı davranışlar sergilemesinden şüphelenmişler ve bunu sahadaki polis memuruna bildirmişlerdir. Bu açıdan baktığımızda profiling yöntemi, personelin bu konuda özel eğitim almamış olmasına karşın teröristin tespitinde başarılı olmuş bir yöntemdir. Ancak şüpheliye müdahale kısmında başarısız olunduğunu not düşmemiz gerekiyor.

Profiling, sadece güvenlik sektöründe kullanılan bir yöntem olmayıp farklı sektörlerde bilinçli veya bilinçsiz olarak kullanılmaktadır. Havalimanlarında gerçekleşen gümrük aramalarını profiling yönteminin kullanım alanlarına örnek olarak verebiliriz. Gümrük memurları gerçekleştirdiği aramalarda çok sayıda kaçak mal tespit etmektedir. Ancak havalimanlarından ülkeye giriş yapan yolcu sayısına kıyasla çok az sayıda yolcu ve bagaj gümrük memurları tarafından aranmaktadır. Herkesi aramak mümkün olmadığından gümrük memurları tecrübelerine güvenerek yolcuları seçmekte ve bir çok kez de başarılı tespitler yapmaktadırlar. Profiling yönteminin farklı bir versiyonu da Free Shop’larda hırsızların tespiti amacıyla kullanılmakta ve CCTV operatörleri tespit ettikleri şüpheli davranışları sahadaki sivil personele raporlamaktadır.

Alternatif Havalimanı Güvenlik Modeli’nin omurgasını oluşturacak profiling yöntemi havalimanı güvenliğine özel olarak tasarlanmış bir eğitim programı kapsamında tüm görevli personele verilmeli, minimum yılda bir kez tazeleme eğitimleriyle bilgiler güncellenmeli ve bağımsız denetimlerle operasyonel etkinliği sürekli olarak gözlemlenmelidir.

Polislerin kendi aralarındaki whatapp yazışmaları
Polislerin kendi aralarındaki Whatsapp yazışmaları

Mobil Müdahale Timleri

Havalimanı terminal binalarının içinde ve önlerinde 2’li timler halinde çelik yelekli ve silahlı özel eğitimli polisler görev almalıdır. Bu timleri sürekli hareket halinde olacak ve profiling yöntemini kullanarak etrafı gözlemleyecektir. Mobil timler CCTV operatörleri tarafından sürekli olarak beslenecektir. Silahlı müdahale konusunda özel eğitim almış olan bu ekipler şüpheli durumlarda kimlik sorma, sorgulama ve gereken durumlarda kişileri arama noktalarına yönlendirme görevlerini yerine getireceklerdir. 28/6 saldırısında CCTV operatörü tarafından tespit edilen teröriste bahsi geçen timler müdahale etseydi terörist etkisiz hale getirilebilir veya zayiatın daha az olması sağlanabilirdi. Hatırlayacağınız üzere otopark bölgesinde asansör önünde sivil polis teröristi durdurmuş ve terörist tabancasıyla polis memurunu yaralamış ve sonrasında servis bekleme noktasına giderek kendisini havaya uçurmuştu.

28/6 saldırısı sonrası Los Angeles Havalimanı’nda alınan ilave önlemler

Seçici ve Tesadüfi Aramalar

Mobil timlerle aynı şekilde eğitim almış olan silahlı ve özel eğitimli polisler profiling yöntemini kullanarak terminal binasına giriş yapan yolculardan, ziyaretçilerden ve personelden şüphelendiklerini seçici arama kapsamında arama noktalarına yönlendirmelidirler. Tesadüfi aramalarda ise herhangi bir kritere bağlı kalmadan aramalar gerçekleştirilmelidir. Seçici ve tesadüfi aramalardan oluşacak melez bir arama sistematiği terörist açısından öngörülemez olduğundan caydırıcılığı yüksek olan bir güvenlik yöntemidir. Tehdit seviyesine göre aramaların sayısı ve detay seviyesi arttırılabilir veya düşürülebilir. Bu uygulama birazdan daha detaylı bahsedeceğimiz özel eğitimli köpeklerle de desteklenmelidir. Terminal girişlerinde yer alacak timler Ben Gurion Havalimanında olduğu gibi içeri giriş yapan herkesin göreceği şekilde konumlanmalı ve yolcu akışını gözlemlemelidirler.

Benzer bir yaklaşım havalimanı metro girişlerinde zaman zaman polisler tarafından uygulanmakta ve şüphelenilen kişilere kimlik kontrolü yapılmaktadır. Trafik polisleri de çevirmelerde seçici ve tesadüfi arama yöntemini bir arada kullanmaktadırlar.

Özel Eğitimli Köpekler

Özel eğitimli köpekler mobil timler tarafından terminal binası içinde ve seçici/tesadüfi arama noktalarında destek birimi olarak kullanılmalıdırlar. Köpekler sadece patlayıcı tespit etmek üzere eğitilebileceği gibi çift amaçlı(hem dedektör hem de devriye) olarak da eğitilebilirler. Alternatif Havalimanı Güvenliği Modeli’nde iki amaçlı (dedektör ve devriye) eğitim almış köpeklerin kullanımı mobil müdahale ekiplerine önemli avantajlar sağlayacaktır. Dedektör ve devriye eğitimi almış köpeklerin işlevlerine kısaca göz atalım.

    1. Devriye Köpekleri:

Devriye köpeği olarak adlandırılan köpekler silahlı saldırıya maruz kalındığında müdahale ekipleri için paha biçilmez faydalar sağlamaktadırlar. Bu köpekler, tehdidi algıladıklarında ve idarecileri tarafından serbest bırakıldıklarında hiç bir engel tanımadan direkt olarak saldırganın üzerine atılırlar. Bu köpeklerin kullanımında esas amaç köpeğin saldırganı etkisiz hale getirmesi değil müdahale ekiplerine zaman kazandırmasıdır. Özellikle kapalı alanlarda ve siper almadan sağa sola koşturarak ateş eden teröristlerin etkisiz hale getirilmesinde bu köpekler kullanılarak çok etkili sonuçlar alınabilir. 28/6 saldırısında dış hatlar gidiş terminalinde sağa sola bilinçsizce koşturan ve daha sonra silahı tutukluk yapınca yere fırlatan teröristi düşündüğünüzde bu köpeklerin mobil müdahale timleriyle birlikte kullanılması halinde ne kadar fayda sağlayacağını öngörebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=zPi08HXI8ds

01:00-01:2o arası teröristin etrafta dolaşmasını ve silahı tutukluk yapınca yere fırlatmasını görebilirsiniz.

2. Patlayıcı Dedektör Köpekleri: Bu köpekler seçici/tesadüfi arama noktalarında, devriyelerde ve şüpheli nesnelerin taranmasında aktif olarak kullanılabilirler. Mobil Müdahale Timlerine eşlik edecek dedektör köpekler devriyeler esnasında belirli aralıklarla yolcu bagajlarını koklayabilirler. Dedektör köpekler barut kokusunu da tespit edeceğinden sadece patlayıcıların tespitinde değil ateşli silahların tespitinde de mobil timlere fayda sağlayacaklardır.

 

Doğru Teknoloji Tercihi

Alternatif Havalimanı Güvenliği Modelinin son ve tamamlayıcı unsuru amacına hizmet eden ve verimli teknoloji kullanımıdır. Modelin omurgasını oluşturan profiling yöntemi mutlaka etkili teknolojilerle desteklenmelidir. Bu noktada en çok öne çıkan teknoloji CCTV’dir. Yeterli sayıda ve yüksek çözünürlüklü kameraların kullanımı tek başına yeterli olmayıp mutlaka amaca uygun yazılımla desteklenmeli ve operatöre bağımlılık en aza indirgenmelidir. Çok hızlı yenilenen CCTV teknolojileri, günümüzde şüpheli davranış analizi yapabilen, sahipsiz bagajları tespit edebilen ve insan yüzünü tanıyabilen yazılımlarla  birlikte sunuluyor.

CCTV’lere ilave olarak seçici/tesadüfi arama noktalarında Patlayıcı İz Tespit cihazları kullanılmalı ve profiling sistemiyle şüphelenilen kişi veya nesnenin hiç bir patlayıcıyla temas etmediğinden emin olunmalıdır.

Benzer bir CCTV izleme merkezinde operatörlerden başarılı tespit yapmalarını beklemek gerçekçi olmaz.

Son Söz

Uçak güvenliği için yapılan teknoloji yatırımları, havalimanı güvenliği için yapılan teknoloji yatırımıyla karşılaştırıldığında uçak güvenliği lehine çok büyük farklar olduğu görülecektir. Terminal girişindeki ilave kontrol noktalarında hala konvansiyonel x-ray cihazları kullanılırken uçak güvenliği için tomografi teknolojisinden faydalanan yüksek maliyetli Patlayıcı Tespit Sistemleri kullanılmaktadır. Kaynak paylaşımı tartışmasız uçak güvenliğini önceliğe alacak şekilde yapılandırılmıştır. Bunun sonucunda 2000’li yılların başından itibaren 2000 öncesine kıyasla uçaklara yönelik sabotaj ve uçak kaçırma eylemlerinde önemli düşüşler görülmüştür. Bu durum teröristlerin 1980’lerdeki bir seri havalimanı saldırısından sonra neden 2010’larda yeniden havalimanlarını kendilerine hedef seçmeye başladıklarını açıklayabilir. Basının gösterdiği ilgi ve toplum üzerinde yarattığı korkuya bakıldığında havalimanına yapılan bir saldırının da bir uçağa yapılan saldırı kadar etki yarattığı görülmüştür. Kısacası teröristler, uçak gibi çok sıkı korunan hedefler yerine daha kolay sonuç alabileceği havalimanı gibi yumuşak hedefleri tercih etmeye başlamıştır. Bu sebeple 28/6 saldırısını münferit bir olay gibi görülmemeli ve ileride benzer saldırıların yeniden gerçekleşebileceği düşünülerek planlama yapılmalıdır.

Onur Zeyrek

Makalenin orijinali için tıklayınız. http://www.havacilikguvenligi.com/alternatif-havalimani-guvenlik-modeli/

K9 Güvenlik Köpekleri

Güvenliğin sürekli değişen ve gelişen dünyasında, düşmanın bir adım ötesinde olmak son derece önemlidir. Gelişen teknolojiyi, saldırı yöntemlerinin tahmin edilemezliğini ve son dönemlerde yaşanan olayları göz önünde bulundurunca, en güvenilir güvenlik yöntemlerinden biri K9 köpekleri olarak karşımıza çıkıyor. Güvenlik sektöründe K9 köpeklerinin kullanımı oldukça yaygın hale gelmiştir. Bu durum yerel yönetimlerin ve özel sektör firmalarının güvenlik konusunda bilinçlendiğini göstermektedir. Muhtemelen, bu durum son zamanlarda sıkça şahit olduğumuz terör olaylarının bir sonucu olarak karşımıza çıkmakta.
Köpekler Güvenliğe Nasıl Katkı Sağlar?
Bir internet araştırması, köpeklerin insanlara kıyasla avantaj sağladığı bazı noktaları ortaya koymuştur. Bunlar;
Koku Alma Hassasiyeti
Uygun koşullar altında, bir köpek canlı bir varlığın kokusunu metrelerce uzaktan alabilir. Bunun sebebi, köpeklerin insanlara göre 40 kat daha büyük koku ampulüne sahip olmalarıdır. Köpekler 125-220 milyon arası kokuya duyarlı reseptöre sahipken, bu sayı insanlarda sadece 5 milyon civarındadır.

11128199_10154298461297925_8761778230765062251_n

Tazılarda ise bu sayı yaklaşık 300 milyon civarındadır. Dahası, insanların beyin hücrelerinin sadece %5’i koku alma işleviyle ilgilenirken, bir köpeğin beyninin %35’i koku almayla ilgili hareketler için çalışmaktadır. Durum sadece oranlardan ibaret değildir, bir köpeğin burnunun çalışma prensibi de insanlarınkinden farklıdır. Nefes alma ve koku alma faaliyetleri insanlarda olduğu gibi birlikte gerçekleşmez. Hava, bir köpeğin burnundan girdikten sonra, biri nefes almak, biri koku almak için işlev gören 2 ayrı bölüme doğru gider. Bu da demektir ki, soluduğu hava aynı zamanda köpeğin aldığı kokuyu analiz etmesini engellemez. Hatta verdiği nefesin de yeni kokuların girmesine yardım ettiği düşünülmektedir. Bu sayede köpekler, sürekli nefes alıp verirken bile koku alabilmektedirler. Bir köpek ayrıca ıslak burnu sayesinde kokuyu barındıran havanın yönünü belirleyebilir. Çok düşük yoğunluktaki kokuları bile ayırt edebilirler. İnsanlara kıyasla 100 milyon kat daha düşük yoğunluktaki kokuları dahi ayırt etme yeteneğine sahiptirler.

11160579_10154298461592925_4560862285171383922_n

İşitme hassasiyeti
Harika koku alma ve görme hislerinin yanısıra köpekler, insanların duyabileceği frekans sınırının çok daha üzerindeki sesleri bile tespit edebilirler. Duyabildikleri frekans aralığı 40 hz ve 60,000 hz arasındadır. Buna ek olarak, köpeklerin sesin geldiği yeri tam olarak belirlemelerini sağlayan hareketli kulakları vardır. Sahiplerinin sesini de 2 kilometreye kadar bir mesafeden bile duysalar, diğer seslerin arasından ayırt edebilirler.
Üstün Gece Görüşü
Köpekler renk körü olmalarına rağmen, geceleri oldukça iyi görebilmektedirler. Gece gördükleri bir şey konusunda çok nadir hata yaparlar. Köpeklerin hareket eden objeleri görsel olarak ayırt edebilmeleri de ayrıca büyük bir yetenektir.
Şikayet etmezler ve Kötü Alışkanlıkları Yoktur
Köpekler, mama, vitamin ve aşı dışında, maaş zammı, emeklilik, gece mesaisi, fazla mesai ve diğer hakedişlerler gibi taleplerde bulunmazlar. İnsanlar gibi sorumluluklardan kaçınma, sarhoş işe gelme, görev başında uyuyakalma, hastaymış gibi yapma ve kötü niyetli kişilerle iş birliği yapma gibi zayıflıklarda bulunmazlar.

12439405_811472848959312_4796986324506747031_n

K9 köpekleri başlıca şu alanlara odaklanırlar;
Bomba, Patlayıcı ve Ateşli Silahlar Tespiti
Uyuşturucu Tespiti
Ceset Tespiti
Kaçak-Sahte Ürün Tespit
Koruma ve Devriye Hizmeti
Arama Kurtarma
İz Takip ve Kayıp Kişi Tespiti
K9 hizmeti tedarikçilerinin mutlaka lisans sahibi olması gerekmektedir. Diğer güvenlik firmaları gibi, K9 tedarikçilerinin de gerekli eğitimleri almış, ulusal ve uluslararası yetkili kurumlarca sertifikalandırılmış olmaları önemlidir.
Köpeklerin Eğitimi çok önemlidir. Köpekler, ana patlayıcı ve fünyede kullanılan farklı maddelerle beraber, farklı bomba bileşenlerini de tespit edebilmelidirler. Köpekler, sadece düşük yoğunluktaki kokuları değil, yoğunluğu oldukça yüksek olan gerçek patlayıcı kokusunu da tespit edebilecek şekilde yetiştirilmelidirler. Tecrübeler göstermektedir ki, bazı köpekler az miktardaki maddelerin yer tespitini yapmada başarılıyken, yüksek miktarlardaki maddeleri veya gerçek patlayıcıları tespit edememektedirler. Köpekleri, çeşitli ve farklı bileşenler kadar, farklı miktarlardaki patlayıcıları da tespit edebilecek şekilde yetiştirmek oldukça önemlidir. En son patlayıcı maddeleri takip edecek şekilde güncel kalmak da çok önemlidir. Teröristler tespit edilmemek için, TNT yapımında kullanılan pikrik asit gibi alışılmışın dışında patlayıcılar kullanmaktadırlar.

Köpeklerin yetkinliği düzenli olarak test edilmelidir. İnsanlar gibi onların da düzenli olarak tazeleme eğitimleri almaları gerekmektedir, aksi takdirde yetenekleri azalabilmektedir.
İdarecilerin de K9 eğitimi verebilecek yeteneğe ve yetkinliğe sahip olduklarını gösteren, yetkili kurumlarca verilmiş sertifikalarının olması gerekmektedir.
K9 Görev köpeklerinin önleyici, caydırıcı, operasyonel ve adli fonksiyonlarına oldukça güven duyulmakta ve alternatif yöntemlere göre ciddi avantajları olduğu düşünülmektedir.
Ülkemizde, T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Özel güvenlik hizmetlerinde görev hayvanlarının kullanımı hakkındaki (Bakanlık genelge no: 23, EGM genelge no:43) genelge ile K9 köpeği gibi güvenliğe yardımcı hayvanlar ve bunları yönetenler hakkında düzenlemeler getirilmiştir.Özel Güvenlik Hizmetlerinde Görev Hayvanı Kullanımı ile ilgili genelge 28.9.2015 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girmiştir.
K9 endüstrisinin hedefi, kamu ve özel sektörü K9 köpeklerini kullanmanın avantajları konusunda bilgilendirmektir. Bu harika dostlar güvenliği sağlama çabalarımıza katkı sağlamakta ve en basit deyimle hayatlarımızı kurtarmaktadırlar.

Kaynak: Cris Anthony Morales, CFI,http://securitymatters.com.ph/
http://www.securitymagazine.com/articles/85277